11 Mayıs 2009 Pazartesi

29 NIsan-3 Mayis Istanbul

Yine Istanbul'a gitmem gerekti is icin. Bu sefer yanima oglumu aldim. Her sene yazin Izmir'e giderken veya Izmir'den donerken bana niye Istanbul'a gitmiyoruz deyip durur.Cok merak ediyordu.Artik onbir yasina yaklasiyor, babasi ile karar verdik bu sehrin simdi tadina varabilir.

Bu sefer biraz macerali bir seyehat idi. Carsamba gunu sabah ucaga gitmeden mecbur ofise gittim erkenden cunku birgun evvel telefonu orada unutmusum. Ucaktan iner inmez notere gitmem gerekti bir vekalet vermek icin. Karakoy Fransiz gecidinde olan bu notere girdik benden nusuf cuzdanimi istediler. Tamam dedim bir cikardim gordum ki yanima kizimin nufusunu almisim!! Tabii Turkiye oldugu icin simdilik nufussuz hallederiz dediler.Havaalanindan bizi patronumun abisi almisti ve basireti baglanip noterde beni yalniz birakmamak icin yukari cikmisti.Arabayi cok ters yere park etti ve yanlis yapti tabii. Ben benden buyuk,naziklik yapti diye karismadim ama kesin ceza yiyecek dedim icimden. Bir ciktik noterden araba cekilmis!! Hayda nerde acaba derken kapidaki polisler ile konustuk ve benim israrim ile taksiye binip, arabayi kurtarmaya gittik. Icinde valizler filan var hemen bitsin bu is istedim. Kasimpasa semtindeki iki koca park yerinde arabayi kurtarmaya calisirken, ogluma "bak bu degisik semtleri de gordun" diyordum. Sivas kangallar tembel tembel yatiyorlardi demir tellerin arkasinda, parkcinin barakasinin dibinde. Tam fotografliktilar ama o an cekemedim. Ayrilmadan bari parkin arkasindan gozuken muhtesem camiyi cekeyim dedim. Taksici "Piraye Pasa Camii" dedi ama ben internette oyle bir cami bulamadim. Isminden tam emin olmadan bu guzel caminin resmini koyuyorum.

Yine Salacak'ta kaldik. Oglum tabii manzaraya ve eve bayildi. Bizim patrona "sen niye hep burada yasamiyorsun Italya'da kaliyorsun"diye soruyor. Aksam onun annesinin evinde cok guzel yemek yedik.Turlu,zeytinyagli dolmalar sarma ve biber,zeytinyagli pazi, cig kofte,yesil marul salata,ev yapimi lahana tursusu ve bitlis usulu taplama. Taplamayi ben ilk bu evde yemistim 2005 yilinda. Bulgur ve kiyma ve ic yag ile yapilan bir kofte. Haslanmis geliyor uzerine sicak tereyag dokup,kirmizi biber serpiyorsun.



Turluye de cok sevindim. Yillardir yememistim. Cocuklugumun bas yemegidir. Milano'da hic yapmiyorum cunku bizimkiler yemez fazla sebze. Bizim oglana ozel tereyagli pilav yapilmisti. O tabii pilav ve yogurt yedi sadece. Klasik yemegidir onun.

Persembe ve Cumartesi gunleri benim is toplantilarim vardi Oglum hic yabancilik cekmedi. Persembe bir sevgili kiz arkadasim onu Fenerbahce,Dalyan,Bagdat cadde her yeri dolastirdi sagolsun.Aksama kadar onlar ile kaldi. Bir kere daha onunla zorda olsa turkce konusmada israrli oldugumdan kendimi tebrik ettim. Turkcesi mukemmel olmasa bile gayet iyi. Simdi Turkce bilmese nasil onu arkadasima birakabilirdim?? Bu arada oglumu Fenerbahce'ye birakmadan yeni acentamizin sahibi bizi Saray'a kahvaltiya goturdu. Tabii abarttik ben ozlemisim herseyi.Sahanda yumurta,uc cesit borek ve ustune uc cesit sutlu tatli. Hic zorlanmadim desem..

Aksam Salacak'taki apartmandaki komsu taze balik almis daha o gun. Bize pisirmek istedi. Zaten apartman dort katli. Bunun cati ve alt kati bizim patronun. Ikinci kattaki komsu cocukluk arkadasi. Birinci kat su an bos. Yani ozel apartman gibi. Onlarin evde pisirdiler, bizim kaldigimiz cati dairesinde yedik cunku daha musait. Toplam 8 kisiydik. Yani sagolsun baliklari canli canli kovanin icinde yuzerken gorup almislar. Citir citir kizartip yukari getirdiler. Onden super kirmizi mercimek corba arkadan balik,marul ve kirmizi lahana salatasi. Isteyene raki ,isteyene sarap, muhabbet keyifli, onumuzde muhtesem manzara. Keyfimize diyecek yoktu.






Oglum yemegini hemen bitirdi, kitabini aldi ve ayaklarini uzatip, manzara karsisina kuruldu.Ona klasik yemegi tavuk pilav ayarlanmis,nasil hallettilerse sipsak.O kadar tatli insanlarki bu komsular. Birseye elimi suremedim. Bizi krallar gibi agirladilar. Bir misafirperverlik ve bir canayakinlik. Oglumda cok kaynasti.

Cuma sabahi evden merdivenler ile sahile indik. Bu yolu cok seviyorum. Bu sefer hep karsima ceken ulu agaci da cekebildim.



Her zamanki Sultanim Cafe'de kisa bir kahvaltinin ardindan sahilde digerleri ile bulustuk. 1 mayis oldugu icin calismadik ve Aralik ayindaki gibi bir tekne gezisi duzenledik bogazda. Patronumun annesi,abisi,kuzeni ve Alman erkek arkadasi,alt komsu,esi ve kucuk kizi ve yeni acentamizin sahibi ve orada calisan 3 kisi katildilar. 27 Nisan itibari ile Turkiye'deki sirketler ile ortaklik bittigi ve ayrildigimiz icin oradaki arkadaslari da cagirmistik. Maalesef katilamadilar.

O gun hava yagmurlu deniyordu ama o sabah cok guzeldi. Tekne ile cikmak icin ideal bir gune benziyordu.
Salacak'tan bogaza acildik. Ortakoy Radison Sas Oteli'nde kalan patronumun kuzeni ve erkek arkadasini yanasip alinca hadi Ortakoy'de bir cay molasi verelim dedik. Tabii ben hemen kendimin ve oglumun tipik Ortakoy resimlerini cektim. Arkada kopru ve cami.. Biz Ortakoy'de iken hani :)) Ogluma universite yillarinda burada cok takildigimi ve Pazar gunleri arkadaslarimla kahvaltiya ve caya geldigimi anlattim. Hatta babasinin bile burada benimle takildigini soyledim. Sabah 10.30 gibi oldugu icin cok tehna idi Ortakoy ve guzeldi tabii.






Biraz oyle futursuz yuruduk,resimler cektik,birkac yere bakindik. Meydanda caylarimizi icip teknemize yine bindik. Bogazin Avrupa kiyisindan geze geze Tarabya'ya kadar geldik.
Oglum bu kadar merak ettigi kopruyu gordu. Koprunun altindan gecmenin heyecani hele kucuk cocuk isen bir baska oluyor eminim. Cunku ben ilk defa onun yasinda iken gecmis ve pek heyecanlanmistim.



Tabii Mayis ayi oldugu icin erguvanlarda ayri guzeldi. Uzun zaman olmustu bu sezon Istanbul'a gelmeyeli. Ozlemisim erguvanlarini bogazin.

Ogluma universitemi ve Bebek'te kaldigim eski bir manastirdan bozma pansiyonu gosterdim.Simdi restore edilmis,uzaktan super gozukuyordu. Universite sonrasi da orada bir sene kaldigim icin baban da gordu buralari dedikce oglum " ama haksizlik siz Ciragan Palace'da kalmissiniz,bu gosterdigin yerlerde kalmis,gezmissiniz! , en guzel seyleri siz yapmissiniz ,ne sanslisiniz" demez mi sitemle!!
Cocuk guzel sehri anladi tabii aptal mi? Bende ona" bak babani ne seviyorum gor,nereleri biraktim onun icin" dedim..Hemen de eklerim bu yorumu ben.

Neyse geze geze ulastik Anadolu Kavagi'na yine iskele dibindeki restoran Yedigul'de yer ayirtmistik. Garsonlar bizi iskelede guleryuzle ve pek muhabbet ile karsiladilar. Tabii Aralik ayindan hatirliyorlar. Cok kisiyiz diye yukari eski kalenin harabelerine cikmak icin minibus ayarlanmisti .Yukari ciktik ve her zamanki gibi Bogaz'in Karadeniz'e kucak actigi yeri gorup o guzel manzara karsisinda resimler cektik. Bahar oldugu icin bayagi kalabalikti. Minibus soforu kanimiza girdi ve kendimizi yine yolda bulduk ve Hazreti Yusa'nin Beykoz tepelerindeki turbesine gittik. Bir kalabalik bir kalabalik . Minibus soforu koydu mu birde laz turkusu.Ama ded ki "bu laz pop,daha modern" .Halimiz tam filmlikti. Sarsila sarsila giden minibus,avaz avaz laz pop calarken basortulu, turbanli, sakalli ya da normal bir suru insan arasindan bizde ciktik yukari. Manzara super tabii.Bayagi bakimli.Bir yigin insan gelmis.Yusa peygamberin uzun mu uzun mezarina bakiyorsun etrafinda donuyorsun.Bu cok uzun boyu olan meshur peygambere gonul baglayan, onun yapacagi mucizelere inanan, ne cok insan varmis. Benim icin degisik tecrube oldu. Hic boyle bir adak yerine gitmemistim.

Sonunda yine ayni laz melodisi ile Anadolukavagi'na donduk. Yukari katta ayirdigimiz uzun masada cok keyifli bir yemek yedik. Camlari filan acmislardi. Bu sefer meze de istendi. Tursular,salata,midye ve kalamar tava,ahtopat derken ardindan gelen kalkan baliginin zevkine tam istedigim gibi varamadim. Kisin sadece salata balik istemistik baligimi doya doya ac karnina yemistim. Mezeler beni tikiyor.

Masamiz cok neseli idi. Ardarda gelen kahkalar,fikralar,espriler ile zamanin nasil gectigini anlamadik. Saat bese dogru Kavak'tan ayrilirken hava bozmaya basladi. Gunes bulutlarin arkasinda kayboldu ve yagmur ciselemeye basladi. Yagmura ragmen teknenin ust katinda sakalasip,guluyorduk. Yeni acentamizin sahibi oglum ile tum gun oynamis ve sakalasmisti. Ona "Hadi sana islik calmayi ogreteyim, asagi inelim "dedi ama oglum hayir degince kendisi 20 yasindaki delikanli cevikligi ile iyi o zaman ben alt kata iniyorum diyerek daracik merdivenlerden geri geri degil normal inmeye kalkti. Yagmurda yagdigi icin islak olan merdivenlerden birden kaydi ve gozumuzun onunde asagi kata uctu ve yere oturdu. Tabii asagidan gorenler ayagini merdivene kistirdigini ve dondurdugunu gormusler. Nitekim bir daha yerden kalkamadi ve kesin kaval kemigim kirildi dedi. Onun dusmesi ile birlikte hava iyice karardi ve yagmur artti. Dalgalar cogaldi. Hemen tam gaz verip en iyi kemik hastanelerinden biri olan Baltalimani hastanesine yol aldik. Tabii bu neseli gunun ardindan olan bu olay yuzunden hepimizin yuzu asildi.Hastane rihtimina yanasmamiz,sedye ile o dalga ve firtinali havada hastanin tekneden verilmesi bir film sahnesi gibi idi. Kolay olmadi bu is o yagmur ve ruzgarda.

Onu patronum ve doktor arkadasi ile hastanede biralip sallana sallana Salacak'a vardik.Basimiza gelen kotu olayla birlikte hava da sanki degisti. Zaten bizim uzerimizde bu yeni baslayacak is donemi icin nazar olduguna inaniyordum ve nitekim olan oldu.Hos bize degil yeni acentamiza degdi nazar ama ayni sey. Sabah ve oglenki neseden eser kalmadi gunes yuzunu bir daha gostermedi. Tabii cep telefonu sagolsun haber biz teknede iken geldi. Kaval kemigi onden ve arkadan feci kirilmisti. Oyle bir dusmuski, zaten cusseli, sanki trafik kazasinda ayagi kirilmis kadar guclu bir carpma olmus. Gece haberi geldi ki hastane degistirmis ve ertesi gun Acibadem'de ameliyat oluyor yoksa 3.5 ayda kaynamazmis. O gece oglum ile sagolsun alt komsularda kahvalti edip erkenden yattik.

2 Mayis Cumartesi oglani Ulus'taki cok yakin kiz arkadasima biraktim. Onun oglu ile cok arkadas. Artik bol bol bilgisayar oyunlari,Kalyon,Istinye Park gezmeler pek eglenmis. Aksam da onlarda kaldi. Biz hemen karsi tarafa ofise donup is ile ilgili toplantilarimizi yaptik son son. Sonra tum ekip hastayi ziyarete gidip, kendisini ailesi ile beraber ameliyat cikisi karsiladik. Platin civiler konmus tabii ama 1 aydan evvel iyilesmeyecek bir kirik.

Gunesli bir gundu.Hastane sonrasi bir eve ugradik ve ben kisin goremedigim Salacak gun batimini yakaladim. Yazin gunes tam Halic'in ustunden batiyormus ve gercekten ingilizce adina yakisir sekilde bir Golden Horn oluyormus. Bende resimledim bu buyuleyici goruntuyu..

Aksam patronum annesinin evinde yemek yedik cunku acentamizin sahibi ve esi bizi yemege cikaracaklardi ama kendisi hastanelik olunca tabii isler degisti. Yine sofra donanmisti. Tereyagli bulgur pilavi vardi ama cok domatesli degil icine de yesil taze fasulye karistirilmis bol bol. Hic tatmamistim bayildim. Kuru fasulye,kizarmis kofte, bol marul salata.Ardindan baklava,tel kadayif ile noktayi koyduk..

Pazar sabahi oglumu Ulus'tan almadan once arkadasim ve patronum ile Kurucesme Ask Cafe'de guzel bir kahvalti yaptim. Gunes cikmisti ve sicacik isitiyordu. Cok keyifli idi.

Ucagimiza bindik,evimize donduk.Bu kisa seyehatte bu dusme olayi olmasa hersey cok mukemmeldi ama bastan biraz ters olaylar olmustu zaten demek bu da olacakmis...
Oglum mutlu ve Istanbul'a hayran dondu. Daha cok azini gordu bu muhtesem sehrin ama tabii en guzel manzaralar ile ic ice idi.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Canım,

Kötü olaylar hariç ne güzel bir seyahat olmuş, oğlunun da bu şehri beğenmesine sevindim zaten tersi mümkün değil ama yinede bu yaşta bu zevki almasıda bir şey. Resimler, videolar ve tabi ki senin güzel anlatımınla berbaber sizinle geziyormuşum gibi hayal ettim.

Sevgiler,
Rosie