30 Aralık 2010 Perşembe

24.12.2010 Noel ziyafeti: Grande Chef Carlo

Bu sene de Noel arifesi akşamı süper ziyafet vardı ve söz verdiğim gibi her sene yazacağım artık.Her sefer daha değişik tarifler denemek isteyen eniştemiz bu sene de kendini aştı diyebilirim.Öncelikle soframızda tabakların üstünde bilgisayarda hazırladığı menü duruyordu.Aynen restoran veya özel
davet veya düğünlerdeki gibi.

21 Aralık 2010 Salı

Noel Baba'nın evi

Geçen sene yazdım bu evi blogda.  
Internet sitesini de verdim ve bol resim koymuştum.Bize çok yakın olduğu için ve çocuklarım ve ben bayıldığım için her sene gidiyoruz bakmaya.Zaten sahibi bunu zevk için yapıyor ve her sene yeni ışık ekliyor.Muhakkak yeni birşey var.Bakalım fark görecekmisiniz geçen seneden? Tabii yazıyı ilk defa okuyanlar link verdim eski yazımdan bu Milano'nun bir kasabasında olan Noel Baba evi hakkında bilgi alabilirler.Bu sene fotoğraf dışında videoda koyuyorum. Yenilikte benden bu.Büyüleyici halini video daha iyi veriyor.Yalnız pek uzun kalamadık çünkü eksi iki derece idi o akşam.

Noel zamanı çiçek tasarımları ve süsler

Evdeki Noel süsleri ve ağaç süslerim her sene çoğalıyor ve bir koleksiyon artık.Daha ilk yazılarımdan birinde  çoğunun fotoğraflarını koymuştum ondan tekrar koymuyorum.Bu sene aldığım bir metal kalp var. Onu çok sevdim. 







Her zaman süslediğim ve küçük bir noel ağacı gibi düşündüğüm kuru dalın geçen yıl fotoğrafını başka yeni süsler ile bu yazı da koymuştum.Bu sene kuru dalın çevresine Noel'im simgesi olan agrifoglio bitkisinden koydum.Türkçesi çobanpüskülü imiş! Bende sözlükten şimdi öğrendim.Kuru dala da kurdele veya portakal kabuğu yerine annemin Türk arkadaşlarının yaptığı tığ işi bardak altlıklarını astım.Aynen öyle:))Bence çok noel havası taşıyorlar ve bir büyük boylarını da tahta masaya mumların yanına süs gibi koydum.
Bahçeye de giriş kapısının soluna tavandan Ikea'dan aldığım saksı taşıyıcını astım. Fotoğrafta yerdeki hali çünkü eşim daha yukarı asmamıştı.İçine su koyup yine çoban püskülü ve çam dalları koydum.Çoban püskülü dağda her yerde vardı.Bu hafta sonu yoga stajındayken biraz da orada topladım.


Noel ağacım genelde aynı ama her sene kendime hatıra olsun diye fotoğrafını koymak istiyorum.




15 Aralık 2010 Çarşamba

Noel üstü Milano'da vitrinler

Aslında başlık Noel üstü Milano'da ışıklar olacaktı ama sabah erken gittim ve ışıklar pek gözükmüyordu ama her zamanki gibi Avrupa'nın en önemli moda şehri Milano'da ışıklandırma yine az ve ruhsuzdu.Duomo kilisesinin camlarının kenarları ışıklandırılmış ve gece güzelmiş ama tabii ben göremezdim o saatte. Sabahın dokuzbuçuğunda yağmurlu ve gri hava olduğu için ışıklandırmalar açıktı ama gördüğüm beni tatmin etmedi.Annem yazımı okuyunca eminim sonra bana diyecek ' Şekerim alınma ama ben senelerdir bu şehirde noel ışıklandırması çok zayıf  diyorum'

7 Aralık 2010 Salı

Yine kızım çiziyor

O zaten devamlı resim çiziyor.Hepsini yayınlasam hergün yeni bir yazı yazmam lazım.
kendisi; klasik bale yapıyor ya!!

plajda ailemiz ben,eşim,oğlum ve emekleyen küçükken kendisi

papağanları gördükten sonra yaptığı köpek resmi!!

6 Aralık 2010 Pazartesi

Papağan yetiştiricisi,Vailate




Eşim annesine Noel'de papağan almayı düşündü çünkü kayınpeder maalesef yatalak ve ikide bir kayınvalideyi çağırıyor ve kafası da tam yerinde değil.Papağan ikisine de arkadaş olur ve biraz da konuşur diye hayal kurdu.Eylül ayında bu konuyu Vailate'de oturan yakın dostlarımızla konuşurken bize resmen evlerine beş dakika mesafede çok özel ve büyük bir papağan yetiştiricisi olduğunu söylediler.Pazar günü hem onlarda güzel bir öğlen yemeği yedik hem de papağan bakmaya gittik.
Hava çok soğuktu bu yemyeşil bitki ve ağaç dolu yeri baharda ve yazın dolaşmak lazım.Dona dona gezdik ama iki saat kalmışız çünkü çok ilginç bir mekandı.Yazmaya değer doğrusu.Belki Türkiye'de papağan meraklısı birileri okur ve almak için taaa Italya'ya gelirler.Burası İtalya'da tek ve sanırım benzeri Avrupa'da da yok.Cremona şehrine bağlı Vailate kasabasında olan bu yerin internet sitesi  şu.Ama yeterli açıklama yok bence.Papağan cinsleri sitelerinde yazılı ama buranın güzelliğini ve özelliğini anlamak için gezmek lazım.Yukarıdaki fotoğraftaki gibi kafes ve kapalı konteyner gibi şeylerin içinde olan kafesler içinde yaklaşık 500 adet papağan var.
Bay Antonio burayı 30 sene evvel kurmuş.Herşeyi kendi başına yapmış.Önce birkaç papağan ile başlamış.Yıllar içinde bu sayıya ulaşmış. Şubat Mart ayında özel yuvalar hazırlanıyor ve papağanlar yumurtluyor sonra bu yumurtalar özel yerlerde bekletiliyor ve Mart sonu itibarı ile iki ay içinde yavrular birer birer doğuyor. Şimdi sadece fotoğraflarını görebildik ama baharda tekrar gitmek istiyoruz. Bizi davet etti konuşa konuşa ahbap olduk zaten arkadaşımızı da iyi tanıyor. Baharda bize yavruları gösterecek.Nasıl minik nasıl farklılar fotoğraflarda. Bay Antonio hepsi ile kendi ilgileniyor ve kendi eli ile besliyor.Yavrular yumurtadan çıktığı zamanlar da  yerinden gün boyunca en fazla iki saat ayrılabiliyor. Ben 'size yardım edecek birini niye yetiştirmediniz'diye sordum.Bana' yılların tecrübesi gerekiyor ve hatalar yapılarak iş öğreniliyor ve öyle kolay öğretilebilecek bir iş değil.Öğretsem ve bir eleman alsam o tatil isteyecek veya Pazar çalışmayacak ve ben yine burada olmak zorundayım' dedi. Oğlu zaten bu işle ilgilenmiyor ama zaten ne oğlunun ne de 6 yaşındaki kızının bu işi yapmasını istemiyor. Küçük kız papağanlar ile büyümüş ve arkadaş gibi (aşağıdaki fotoğrafta göreceksiniz) ama baba analadığım kadarı ile bu işe kendisi gibi hayatını feda etsin istemiyor.Ben yapabildiğim kadar yaparım sonra bu çiftlik benimle biter dedi.Ben üzüldüm ama hak da verdim. Bay Antonio buraya hayatını adamış ve çoğu zaman özel zevklerinden ve tatilden vazgeçmiş.Çok emek isteyen ve zor bir uğraş. 50000 euroluk papağan da var 6000 euro lukta. Genelde bu çok özel olanların dışında fiyatlar 800 euro ile 1800 euro arasında. Papağan sahibi olmakta kolay değil çünkü dikkatli bakım ve ilgi isteyen bir hayvan. Apartman dairesine bu kuşu alıp serbest bıraktığın anlarda evi kırıp dökmesi riski var yer darsa. Soğuğa dayanıklı oldukları için ideali geniş bir kafes içinde bahçede tutmak ve istediğinde genişce bir oda da salıp oynamak ve sevmek. Yakalanmış değil yetiştirme oldukları için o kadar evcil ki bu papağanlar! İnsanlara çok alışkınlar yani elinizde tutup sevip,öpebilirsiniz. Bol fotoğraf ve video çektim. Hepsini yazının sonunda koyuyorum ki sizlerde bakarken dolaşırmış gibi olun. Kafasında ibiği olanlar cacatua adında olanlar.Bunların  Italya'daki ilk örneği  burada doğmuş.Avustralya orijinli ve tanesi altıbin euro olanlar bunlar.Gri olanlar ise cenerino dedikleri, bunlar 1000 kelimeye kadar hafızalarında tuttukları için konuşma konusunda en becerikli olanlar ama' her papağan konuşur uğrşılırsa' dedi Bay Antonio.Bu cenerino cinsleri objeleri tanıyor ve birbirinden ayırıyorlar ses ile.
Biz papağan almaktan vazgeçtik çünkü uğraşmak lazım ve kayınvalidemin buna zamanı yok.Bayağı gürültü de yapıyorlar ve geniş mekanlar gerekiyor evlerde ve arada kafesten çıkarmak lazım ve tabii en önemlisi yüz sene filan yaşıyorlar...Kayınvalidemden sonra kim bakacak:) Gezmek çok keyifliydi. Türk alıcılar için sordum.Sanırım Cites sertifikasını yaptırdıktan sonra alan  papağanı Türkiye'ye götürebiliyor.Hadi iyi dolaşmalar size!!